Kırklarelispor Başkanı Volkan Can ile Söyleşi!


Alıntı: Selahattin Demiraco, Gazete Trakya

Kırklarelispor Genç Başkanı Volkan Can’la 11.09.2009 günü görüştüm.

VOLKAN CAN: “27 yaşındayım. Yenidoğan kızımın adı Rüya’dır. Kırklarelispor’da yıldız takımlarından beri futbol oynuyorum. Sekiz yaşından beri Kırklarelisporluyum. Kırklarelispor’a yeni bir ruh kazandırdık. Takım kadrosunu 24’e düşüreceğiz. Hedefimiz bu yıl Kırklarelispor’u Bölgesel Lige çıkarmaktır. Berabere bile kalmak istemiyoruz. Şuanda Süper Amatörde futbol oynuyoruz. Kırklareli Valisi, Belediye Başkanımız, Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam bizlere destek oluyor. 27 Eylül 2009 günü maçlarımız başlıyor. Herkesi maçlarımıza bekliyoruz. Ilk maçımız Babaeskispor’la olacak.

Yetenekli karekterli futbolcuları toparladık. Geçen seneye kadar Kırklarelispor’da top oynadım. Uzun yıllardan beri ilk kez özümüze dönüş yaptık. Müthiş bir taraftar desteğimiz var. Halkımız yanımızda. Yeşil Beyaz Renklere Sevdalıyız” dedi.

“Kırklarelispor Yönetiminde Kimler Var?”

VOLKAN CAN: “Ömer Topuz, Ahmet Yalçınöz, Faruk Ceylan, Emre Trak, Olcay Sungur, Bahadır Sucuoğlu, Taner Sungur, Recai Yalçınkaya...” dedi.

Kırklarelispor’un eski günleri muhteşemdi. O günlerin hayali bile güzel. Yeşil beyaz renklere sevdalı eski futbolcularımız, taraftarlarımız var...

Ekonomik krizlerin vurması piyasaları ekonomik, ticari, sosyal alanda etkilerken sporu da vurdu. Spora siyaset karışmamalıdır. Sporu seven herkes gereken desteği vermelidir. Ekonomik durumun iyileşmesi çok önemlidir. Sermaye birikimi olmayan bir halkın zenginleşmesi kalkınması çok zordur.

Paran olmadımı selam veren bile olmaz derler...

Etnik terör yurdumuzu çok üzdü. Çok şehit verdik. Şehit annelerimiz babalarımız “Vatan Sağolsun” dediler.

“Yurtta Barış Cihanda Barış” diyen Kemal Atatürk yurdumuzun kalkınması için her alanda gücünün üstünde arkadaşlarıyla beraber çalıştı. Futbol karşılaşmalarında futbolculara moral vermeliyiz. Sabırlı olmalıyız. Yanlış hareket ve sözlerle takımı zor durumda bırakmamalıyız. Çocukluk ve gençlik günlerimdeki futbol günlerini yazıp araştırırken pek çok futbolcuyla söyleşi yaptım. Mahalle takımlarımız vardı.

Boş arsalarda top oynadık. Tarhana çorbasına her sabah kaşık sallamış muhacir çocukların evlatları, torunlarıyız. Ruhumuzu kaybetmedik. Cefakar, fedakar bir milletin muhabbetli evlatlarıyız.

Güçlü bir halk olarak herşeyi başarabiliriz. Efkarın şarkısında yaşarken yorgun düştüğümüz anlar olabilir.

Trakya’daki Futbol Takımlarına Başarılar Diliyorum. Onları en iyi yerde görmek istiyoruz. Şiir gibi futbol oynayan futbolcularımız olsun. Futbolda teknik, akıllı paslar, takım oyunu önemlidir...

Efsane Manşetler Vol:3


Sabah Spor


Klas Spor Gazetesi ... ? (Çok klas gerçekten)

Efsane Manşetler Vol:2


Fotogol


Fanatik

Efsane Fotomaç!



Star gazetesinin efsane başlığından beri gördüğüm en iyi ikinci manşettir. Goygoyda lider spor gazetesi fotomaç!

[Alıntı:http://herbokubilenadam.blogspot.com]

Gorky

Burak Genç Tribute!

1. Nası muhabbet bu yaaa
2. Demirkubuzu bildin mi? 10 numara adam Demirkubuz
3. Gemide izledin mi? Filmin dibi
4. Erkan Can süper oyuncu,Takvada yardırıyo
5. Altıma sıçırtma beni
6. Nasıl modüler bi adam olm bu?
7. Saykotronik hareketler
8. Bu mevzulara sen de sıçıyo musun hacı?
9. Çok acıktım
10. Çok açım ben yaaa!
11. Nerde kaldı bu piç, gelsin s.kicem anasını!
12. Bi pisleşme olmasın?
13. Ya Zafer yardırma beni
14. Semptomatik hareketler sezdim!
15. Dün gece ne içtik be abi!
16. Sen ne diyosun
17. Olm ne zannediyosun .... sen dalga mı geçiyosun!
18. Minimalist film seviyorum.
19. Umut Sarıkaya çok piç adam!
20. Dramanın yarısı bizim ulan!
21. Dedem Dramalı Uzun Şükrü!
22. Beyler ben yemiycem, köfte de koktu ha, neyse ver bi yarım, bitti mi, skicem ya!
23. Şimdi rakını alacaksın, piyazını,peynirini, köfteni,mezeni.. ya da sktret ya
24. Tezgah,dümen,orospu tezgahı..

S.R.G.N ' den Enstantaneler

1 - abi şimdi sen genel olarak ne diyosun ,tam olarak ne diyosun abi ???
2- adaş olmaz böyle bişey kardaşım
3 çok tatlısn ,çok şekersin yerim seni pıtırcık
4- sikiyorum osmancım, mal gelir batıdan
5- 3. inc paradoks şavroten remington çaktım 75 adımdan karacaya siktirdi gitti
6- bırak şimdi yarak iyice küskümü be kardeşim
7- fitmisin bırak bu ayakları fitmisin
8- esnafa king oynamaya gelmem abi , sikerim rıfkıyı
9- ortam nasıl olumm s90 ya
10- salayan atan ,ziya adama bayılırm ; ingiltere karalı, rahmetli başkan candy, taçsız kral pele, baken baguer, kaleci mıyer , nadya komanaciye ,biricik bardo , fenerbahçeli cemil
11 are you redy erikliii..,hiro hirooooo heyy
12- bırak bu işleri 4 numarlı ağacın altı..
13- işte ne zaman gördüm işte dedim ozaman
14 - oldum tren ,yeme beni
15- iyicemi be kardeşim iyicemi
16- ne çıkarsa atın aq bu saatten sonra bu gider aq
17- satoyum sato sato .. ne yaptınız kanco bugün anlat bakalım
18- beyaz balonlar efsaneya ukal,ayyıldız ...
19- yırtıcam seniii
20 ya bu ayaklara gelmem güzelim beygir terli kişnemiyo
21- thime jaba menejerim ya allah allah
22- lepistes balık adam o kimdi ya hahaha
23-
24 - her halükarda gideri var
25- m.rodoplu s.bırak ya kim kim s.bırak
26- omu tam fakır adam ya
27- bu olayda tahrik var kelepçeler hazır yaptırdım fazla yatmayız bakın yapalım bu işi
28- naposun yavrucum ,ya ben burda atıp tutmam mekanda konuşurm anladın sen onu
29- bu ırkla bişey olmaz kan bozuk , bu gazlara gelmem abi
30- caddy mayak araba üstüne tanımam su yakan tek araba .
32- o kız mı benle garanti çıkar,benle çıkmıycak kız dünyada yoktur , hertürlü iddasına varım
33- bankonot atarım bu muhabete altıma sıçarım
34- kuzenlere laf ettirmem ,brun içermisiniz kızlar , hayır ' malibu ' alıcaz yapma be
35 balibali out, çekomastik in , fıskiyeee 2010
36 elifa teyze sen eski bir şarkısın onur yaktın bizi ,kalaoriferci patlatıcak bak
37 evet çok yakışıklı olmaya bilirim ,çok çapkında değilim ,çok kızlada çıkmadım ama idda ediyorum en fazla ben götürdüm.
38- rock this party kop kopppp 39- bu maçta hangi takım biziz abi, hangi kale biizm şimdi
40- s.r.g.n efsane adam vesselam ...

Bezuar Tekesi Avım...

Silifke Hisar Dağının ava açıldığını duyunca hemen Ankara’ya MP Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’ne müracaat ederek Ekim ayı içerisine beş günlük avlanma izini aldım. Niyetim ve arzum, 2007 yılında Antalya Düzlerçamı’nda vurduğum 131,5 cm'lik tekenin o sırada SCI rekoru olması ama rekor kitabında baskıya girinceye kadar İranlı Raşit Camşidin çok önceki yıllar vurduğu ama kayıt müracaatını yapmadığı iki tekesini kaydettirince benim tekenin ilan edilmeden 3.lüğe yerleştiği eski rekorumu yenileyecek veya hiç olmazsa ona yakın birşeyleri aramaktı.
Arada geçen yıllarda İzmir’den Haldun Savut'un vurduğu teke ve diğer yabancı avcıların vurduğu tekelerle benimki 7.liğe kadar düşmüştü. Hatta o boylarda bir teke bulamazsam da hiç bir şey vurmadan dönmekti.

Tabii ki bu tekeyi görmem şans. Ama insanın şansını arttıracak faktörleri de unutmamak lazım. Her gün gece karanlığında dağa çıkıp sabah olmasını ve o serinlikteki hayvan hareketlerini izledim. Yukarıda olduğum için, belli bir saatten sonra da yukarılardan tek tek yamaçların üst tarafını dolaşıp aşağıları dürbünledim. Avdan önce iki gün tüfeksiz keşif ve avın da iki günü dağların en dik yamaçlarını dolaştım. Her ne kadar benden önce orada avlanan üç yabancı avcı orman kenarını bekleyip avlarını vurmuşlarsa da bana şans bu kadar kolay gülmedi. İki keşif günüm ve ikinci av günümün öğleden sonrasında çok uzun bir yoldan keskin kayaların arasından aşağı inerken rehberim yan taraftaki kanyonun içinde birkaç kırlaşmış teke görüp bana haber verdi. Onları izlemeye başladık. O arada civardaki birkaç keçi de bir şey sezmiş olmalı ki pıskırıp duruyordu. Ama tekeler de onlara hiç aldırmıyordu. O arada tekeler ormanın kenarındaki meşelerde yemlenirken arada bir yer değitiriyorlardı. Biri ormana giriyor bir diğeri ortaya çıkıyordu. O arada bu tekeyi gördük. Boynuzları diğerlerine göre daha açık ve büyüktü. Mesafe 368 m. Kayaların arkasından biraz yaklaşma imkanımız vardı. Sessizce yaklaştık. Mesafeyi 284 m'ye indirdim. Hayvan vurulduğunda dik yamaçlardan yuvarlanırken boynuzları kırılacak diye çok korktum. Fakat bir ardıca takılarak kaldı. Sesin nereden geldiğini fark etmeyen 5-6 büyük teke ortaya çıktı. Hala düşünüyorum acaba en büyüğü benim vurduğummuydu diye. Saat 17.30. Kırk dakika hayvanları seyredip yaklaşmaya çalışmışız. Rehberim ile bize refakat eden Orman koruma memurumuz karanlığa 45 dakika var dediler. Hayvanın yanına vardığımızda hava iyice kararıyordu. Büyük bir tekeydi. Yalnız o kadar iri bir hayvandı ki adeta boynuzunun büyüklüğü fark edilmiyordu.Alelacele yanımdaki şerit metre ile ölçtüm.140 + cm. Kalınlığı da 25 + cm. İnanasım gelmiyordu. Fakat önümüzdeki gittikçe artan korkunç karanlık, sevincimi kursağımda bırakıyordu. Birkaç kötü resim çekip içini boşalttıktan sonra hayvanı orada bırakarak dağdan inmeye karar verdik. İşte facia da orada başladı. Mehtap da dağın öbür tarafında olduğundan bu karanlıkta o uçurumlu kayalardan inmek ve taştan taşa geçmek çok zordu. Bir tek bende bir kafa lambası vardı ama onu da yaktıkça gölgeleri arttırdığından daha büyük tehlike yaratıyordu. Birkaç defa indiğimiz yerlerde önümüze uçurum çıkınca tekrar yukarı çıkmak zorunda kalıyorduk. Hatta gece bile dağda kalmaya karar verdik birkaç defa. Ama üzerimizde terden sırılsıklam bir gömlekten başka bir şey yoktu ve hiç suyumuz yoktu. Bizi almaya gelecek arabanın şöförünü cep telefonundan arayıp (teknolojiye saygılarımla) aşağıdaki köyden bizi el yordamı ile de olsa indirecek inebileceğimiz geçitleri gösterecek birisini bulmasını istedik. Zira benim rehberim yandaki bir gün önce dolaştığım Gedik dağını çok iyi biliyor fakat bu dağın bu uçurumlarının arasından geçmeyi bilmiyordu. Şansımız varmış ki artık bu gece aşağı inmekten tamamen vaz geçmişken çok aşağılardan bir el fenerinin soluk ışığı göründü. Anlatsam sayfalar sürecek kadar uzun ve akla gelmeyecek kadar zorlu bir inişi kah kıçımızın üstünde, kah her tuttuğunuzda kopan kayaları tek tek yoklayarak önce kayaları, uçurumlar sonra da dimdik yamaçlardaki ama tabanı toprak olan ormanı şükürler olsun hiç birimiz düşüp bir tarafımızı Torosların jilet gibi keskin kayalarında parçalamadan saat tam onikide, aşağı rahat yürüyebileceğimiz bir yere indik.

Ertesi gün benim dağa tekeyi almaya çıkmayı gözüm yemedi. Neticede indiğimiz yerlerden yukarı çıkacaktık. Yukarıdan gelip almak hiç mümkün değildi. Bizi kurtarmaya gelen kişi ve rehberim sabah 7'de gidip tekeyi aldılar. Ancak ikiye bölerek aşağı indirebilmişlerdi. Geldiklerinde saat 11'i geçiyordu. Yarım tekenin arkasını kapatarak bol resim çektikten sonra iş tekrar ölçümlere ve alınan ölçümlerin SCI rekor listelerinde gireceği derece için Amerika’dan son durumu öğrenmeye gelmişti. Sağa sola telefonlar ve akşama haber geldi. Benim teke bu durumda birincilik koltuğuna oturacaktı.

Evet 30 yıl önce vurup kayıtlara 80’li yılların sonlarında geçirten daha iyisi olmadığı için birinciliğe oturan bu Amerikalı avcı Robert'in tekesi ve 20 yıl önce benim vurduğum o yıl 1 numara olup kitabın baskıya girmesine kadar üç numaraya düşen tekeden sonra bugün gene 1 numara olan Türk avcı sorgun'un tekesi. Bakalım hükümranlığı ne kadar sürecek. Belki de Rekor Kitabı baskıya girmeden başkaları bir yerlerde daha büyüğünü vuracaklar ve kayıtlara geçecekler. Belki hatta benim bu koca tekeyi vurduğum aynı yerde bir yeni rekor kırılacak. Belki dağ taş tırmanarak, belki de sadece bir orman kenarında bekleyerek.

Ama bir karar verme zamanım geldi. Ben dağa gidince oturup bekleyemeyeceğime göre, benim için teke avı artık kapanmalı. Yirmi sene arayla iki rekor kırınca, sonra bir de üçüncüsü gelirse, biraz ayıp olur gibi sanki birilerine.

Bir açıklayıcı not da ilave etmek istiyorum: SCI rekor kitabına geçen avların kayda geçme statüsü şöyle. Bir defa avcının SCI üyesi olması gerekiyor. Trofenin ölçümünün SCI tarafından tescilli ölçücü tarafından yapılarak ölçüm formunu imzalaması gerekiyor. Trofe ilk on'a girecek büyüklükte ise tescilli üst dereceli Master ölçücü tarafından ölçülme zorunluğunda. Ayrıca trofenin vurulduğu yer ve zaman da gösterilmek zorunda. Eskiden aldırılmıyordu, fakat artık kaçak da avlanılmamış olması gerekiyor. CIC ölçüm sistemi ise tamamen değişik. Altın derece katagorisindeki bir trofenin üç uluslararası CIC eksper ölçücüsü tarafından ölçülerek kayda geçirilmesi gerekiyor.

Tabii bunun haricinde bulunma boynuz ka-tegorisi de var. Yani kısaca söylemek istediğim her zaman kayıtlardakinden daha büyük boy-nuzların görülmesi bulunması mümkün. Ama kayda geçmesinin şartlarına uymadığı takdirde o ölçümler kabul edilmiyor." nice avlar dilerim

SORGUN BAYRAKTAROĞLU